Macaristan Krallığı (1301-1526)
1301-1526 | |||||||||||||||||||||
Tür | Macaristan ile şahsi birlik içinde Hırvatistan Krallığı | ||||||||||||||||||||
Başkent |
| ||||||||||||||||||||
Yaygın dil(ler) | Latince (törensel/ayinsel/idari),[1] Macarca, Hırvatça, Kumanca, Almanca, Yunanca, Slav lehçeleri, Rumence | ||||||||||||||||||||
Resmî din | Latin Kilisesi (resmî), Doğu Ortodoksluk, Tengricilik (Kumanlar arasında)[a] | ||||||||||||||||||||
Demonim | Macar | ||||||||||||||||||||
Hükûmet | Mutlak monarşi | ||||||||||||||||||||
Kral | |||||||||||||||||||||
| |||||||||||||||||||||
Palatin | |||||||||||||||||||||
| |||||||||||||||||||||
Yasama organı | Kraliyet Diyeti | ||||||||||||||||||||
Tarihî dönem | Orta Çağ | ||||||||||||||||||||
| |||||||||||||||||||||
Para birimi | Forint | ||||||||||||||||||||
|
Macaristan tarihi |
---|
Macaristan Krallığı, Geç Orta Çağ'da, Orta Avrupa'da bir ülkedir. 14. yüzyılın başlarında bir fetret dönemi yaşamıştır. Kraliyet gücü, Capetian Anjou Hanedanı'nın bir üyesi olan I. Károly (1308 - 1342) döneminde yeniden sağlanmıştır. Onun hükümdarlığı döneminde açılan altın ve gümüş madenleri, 1490'lara kadar dünya toplam üretiminin yaklaşık üçte birini kapsamaktadır. Krallık, Litvanya'ya, güney İtalya'ya ve diğer uzak bölgelere karşı askeri seferler düzenleyen I. Lajos (1342 - 1382) döneminde gücünün zirvesine ulaşmıştır.
Osmanlı İmparatorluğu'nun genişlemesi Lüksemburglu Sigismund (1387 - 1437) yönetimindeki krallığa ulaşmıştır. Sonraki yıllarda yetenekli bir askeri komutan János Hunyadi Osmanlılara karşı mücadeleyi yönetmiştir. 1456'da Nándorfehérvár'da (bugünkü Belgrad, Sırbistan) kazandığı zafer, yarım yüzyıldan fazla bir süre boyunca güney sınırlarını istikrara kavuşturmuştur. Macaristan'ın hanedan soyundan olmayan ilk kralı, birçok başarılı askeri harekata liderlik eden ve aynı zamanda Bohemya Kralı ve Avusturya Dükü olan Matyas Corvinus (1458-1490) idi. Onun himayesi ile Macaristan, Rönesans'ı İtalya'dan benimseyen ilk ülke olmuştur.[2]
Arka plan
Macaristan Krallığı, Macarların büyük prensi I. István'ın 1000 veya 1001'de kral olarak taç giymesiyle ortaya çıkmıştır. Merkezi otoriteyi güçlendirmiş ve tebaasını Hristiyanlığı kabul etmeye zorlamıştır. Yazılı kaynaklar Alman ve İtalyan şövalyelerinin ve din adamlarının bu süreçte oynadığı rolü vurgulasa da Macarca tarım, din ve devlete ilişkin söz varlığının önemli bir kısmı Slav dillerinden alınmıştır. İç savaşlar, pagan ayaklanmaları ve Kutsal Roma İmparatorlarının Macaristan üzerindeki otoritelerini genişletmeye yönelik başarısız girişimleri yeni monarşiyi tehlikeye atmıştır. Konumu I. Ladislaus (h. 1077-1095) ve Coloman (1095 - 1116) döneminde istikrara kavuşmuştur. Seferleri sonucunda Hırvatistan'da yaşanan veraset krizinin ardından Hırvatistan Krallığı, 1102'de Macaristan Krallığı ile kişisel bir birliğe girmiştir. Her ikisi de kalıtsal haklar açısından vâris olarak görülüyordu.[3][4] Coloman 1102'de Biograd'da taç giymiş ve o zaman Coloman'ın iddia ettiği unvan "Macaristan, Dalmaçya ve Hırvatistan Kralı" idi.
Ekilmemiş topraklar ve gümüş, altın ve tuz yatakları bakımından zengin olan krallık, çoğunlukla Alman, İtalyan ve Fransız sömürgecilerin sürekli göçünün tercih edilen hedefi haline gelmiştir. Sömürgeciler çoğunlukla köylere yerleşen köylülerdi, ama aynı zamanda çok sayıda kasaba halkı da zanaatkar ve tüccar olarak gelmiştir. Onların gelişi Esztergom, Székesfehérvár ve diğer birçok şehrin ve Krallığın çeşitli yerlerindeki çok sayıda köyün gelişmesine katkıda bulunmuştur. Uluslararası ticaret yollarının kavşağında yer alan Macaristan, birçok kültürel akımdan etkilenmiştir. Romanesk, Gotik ve Rönesans binaları ve Latince yazılmış edebi eserler, Krallığın kültürünün ağırlıklı olarak Roma Katolik karakterini kanıtlamaktadır; ancak Ortodoks ve hatta Hristiyan olmayan etnik azınlık toplulukları da mevcuttu. Latince yasama, idare ve yargının diliydi, ancak János M. Bak'a göre "dilsel çoğulculuk" [5] çok çeşitli Slav lehçeleri de dahil olmak üzere birçok dilin hayatta kalmasına katkıda bulunmuştur.
Kraliyet mülklerinin hakimiyeti, başlangıçta hükümdarın üstün konumunu garantilemiş, ancak kraliyet topraklarının yabancılaşması, daha az toprak sahibi olan bilinçli bir grubun ortaya çıkmasına yol açmıştır. II. András'ı 1222 tarihli Altın Boğa'sını çıkarmaya zorlamışlar; Francis Fukuyama'ya göre bu, "Avrupalı bir hükümdarın yetkilerine getirilen anayasal sınırların ilk örneklerinden biridir"[6] Krallık, 1241-1242 Moğol istilasından büyük bir darbe almıştır. Daha sonra Kuman ve Jassic gruplar ortadaki ovalara yerleşmiş ve Moravya, Polonya ve diğer yakın ülkelerden koloniciler gelmiştir.
Fetret Dönemi (1301 - 1323)
III. András 14 Ocak[7] günü ölmüştür. Onun ölümü o zamana kadar hükümdardan fiilen bağımsızlığını kazanmış olan yaklaşık bir düzine lord veya "oligarşi "için[7] özerkliklerini güçlendirmek için bir fırsat yaratmıştır.[8] Herkesin ya üstünlüğünü kabul etmek ya da ayrılmak zorunda kaldığı bazı kontluklardaki tüm kraliyet kalelerini ele geçirdiler.[9] Örneğin, III. Máté Csák günümüzde Slovakya'yı oluşturan topraklarda on dört kontluğu yönetiyordu,[10] Ladislaus Kán, Transilvanya'yı yönetiyordu ve Ugrin Csák Száva ve Dráva nehirleri arasındaki geniş bölgeleri kontrol ediyordu.[11] Hırvatistan'da, genel vali Paul Šubić ve Babonić ailesinin fiilen bağımsızlığa kavuşmasıyla, Paul Šubić'in kendi parasını basması ve dönemin Hırvat tarihçiler tarafından "Hırvatların taçsız kralı" olarak anılmasıyla, tacın durumu daha da kötüleşmiştir.
III. András'ın ölüm haberi üzerine genel vali Šubić, kral olarak taç giydiği Esztergom'a aceleyle giden merhum Charles Martel'in oğlu Anjou'lu Charles'ı, tahtı almaya davet etmiştir.[12] Ancak laik lordların çoğu onun yönetimine karşı çıkmış ve tahtı Bohemya Kralı II. Václav'ın oğlu III. Václav'a önermişlerdir.[13] Genç Václav konumunu güçlendirememiş[14] ve 1305'te Bavyera Dükü III. Otto'nun lehine feragat etmiştir.[13] III. Otto, 1307'de Ladislaus Kán tarafından krallığı terk etmek zorunda bırakılmıştır.[15] Bir Papalık temsilcisi, 1310'da tüm lordları Anjoulu Charles'ın yönetimini kabul etmeye ikna etmiş, ancak çoğu bölge kraliyet kontrolü dışında kalmıştır.[16]
Piskoposların ve giderek artan daha güçsüz soyluların yardımıyla, I. Károly ismiyle tahta çıkan Charles büyük lordlara karşı bir dizi sefer başlatmıştır.[17][18] Aralarındaki birlik eksikliğinden yararlanarak onları birer birer mağlup etmiştir.[17] İlk zaferini[19] Rozgony Muharebesi'nde (günümüzde Rozhanovce, Slovakya) kazanmıştır.[20] Ancak en güçlü lord Máté Csák, 1321'deki ölümüne kadar özerkliğini korurken, Babonić ve Šubić aileleri ancak 1323'te boyunduruk altına alınmıştır.[17][21]
Angevin monarşisi (1323 - 1382)
I. Károly, 1320'lerde merkezi bir güç yapısı kurmuştur.[22] "Sözlerinin kanun hükmünde olduğunu" belirterek, bir daha asla Kraliyet Diyeti'ni toplamamıştır.[22] En sadık partizanları bile geçici onurlarından elde edilen gelirlere bağlıydı,[23] çünkü kral nadiren toprak bağışı yapıyordu.[24] Bu uygulama Drugeth'lerin, Lackfi'lerin, Szécsényi'lerin ve onun hükümdarlığı döneminde ortaya çıkan diğer ailelerin sadakatini sağlamıştır.[24]
Kral, geleneksel yasalarla çelişen ayrıcalıklar bile vermeyi göze almıştır.[25] Örneğin, yerel gelenekler, ölen bir asilzadenin miras kalan topraklarının, bir oğlu olmadığında veliahtlarına devredilmesini gerektirmesine rağmen, zaman zaman soyluların kızlarına babalarının mülklerini miras alma yetkisi vermiştir.[26] Bununla birlikte, Roma hukuku hiçbir zaman örf ve adetlerin yerini almamış; Pál Engel'e göre bu durum, "iyi derecede Latince bilen ve genel hukuk hakkında oldukça bilgi sahibi" meslekten olmayan görevlilerin ortaya çıkmasına neden olmuştur.[27]
I. Károly kraliyet gelirleri ve tekeller sisteminde reform yapmıştır.[28] Örneğin, " otuzuncu" vergiyi (krallığın sınırları üzerinden aktarılan mallara uygulanan vergi)[28] koymuş ve toprak sahiplerine, mülklerinde açılan madenlerden elde edilen gelirin üçte birini alıkoyma yetkisi vermiştir.[29] Yeni madenler yaklaşık 2.250 kilogram (4.960 lb) altın ve 9.000 kilogram (20.000 lb) yıllık gümüş üretmiştir, bu da 1490'larda Amerika'nın İspanya tarafından sömürgeleştirilmesine kadar dünya üretiminin yüzde 30'unü oluşturuyordu.[28] Ancak madenlerden elde edilen kârın çoğu İtalyan ve Güney Alman tüccarlara aktarılmıştır çünkü ithal edilen kaliteli kumaşların ve diğer malların değeri her zaman krallıktan ihraç edilen sığır ve şarabın fiyatını aşmaktaydı.[30]
I. Károly ayrıca Floransa florini örnek alınarak sabit altın paraların basılmasını emretmiştir.[31] Sikkesiz altınla ticaret yapma yasağı, Avrupa pazarında 1342'deki ölümüne kadar devam eden kıtlığa neden olmuştur.[32] Bunu takiben 1343 yılında, 1402 yılına kadar varlığını sürdürecek olan Romanya liderliğindeki Maramureș Voyvodalığı kurulmuştur. Bundan sonra dul eşi Polonyalı Elisabeth, küçük oğulları András'ın Napoli Krallığı üzerindeki iddiasını desteklemek için İtalya'ya muazzam miktarlarda altın taşımıştır.[32] Napoli Kraliçesi I. Joanna'nın eşi András, 1345'te[33] suikast sonucu öldürülmüştür. Kardeşi Macaristanlı I. Lajos, kraliçeyi cinayetle suçlamış ve 1347 ve 1350'de ona karşı iki sefer düzenlemiştir.[34] Her ne kadar krallığını iki kez fethetmiş olsa da,[35] her iki durumda da krallığını geri almıştır.[36]
Napoli'ye karşı yapılan ilk sefer "Kara Ölüm" gelmesiyle iptal edilmiştir.[37] Macaristan'da, Batı Avrupa'ya kıyasla daha az yerli halk salgına kurban gitmiştir, çünkü krallık hâlâ iyi beslenen nüfusa sahip az nüfuslu bir bölgeydi.[38] 14. yüzyıl boyunca kolonizasyon da devam etmiştir.[39] Yeni yerleşimciler çoğunlukla Moravya, Polonya ve diğer komşu ülkelerden gelmiştir.[40] Geleneksel olarak 16 yıl boyunca vergiden muaf tutuldular; bu, günümüz Slovakya'sındaki lehota ("hafifletici") yer adlarının da yansımıştır.[41]
Özgür insanlar, serfler ve udvornici arasındaki daha önceki ayrımlar 14. yüzyılda ortadan kalkmıştır çünkü 1350'lerde tüm köylüler serbest dolaşım hakkını elde etmişlerdir.[42] Birçoğu, arazi sahibine nakit olarak kira ve ayni "hediyeler" olarak kullanma konusunda kalıtsal bir hakka sahip olmaları iyi tanımlanmış parsellerde tarım yapmalarına neden olmuştur.[43] "Gerçek soyluların" hukuki konumu da 1351'de "tek ve aynı özgürlük" fikrinin yasalaşmasıyla standart hale getirilmiştir.[44] Örneğin, tüm soylular, kendi mülklerinde yaşayan köylüler tarafından işlenen tüm suçlar hakkında hüküm verme hakkını elde etmiştir.[45]
Kasabaların çoğu hala Alman tüccarların hakimiyetindeydi,[46] ancak 14. yüzyılda giderek daha fazla Hırvat, Macar ve Slovak köylü yakın köylerden kasabalara yerleşmek için gelmiştir.[47] I. Lajos'un 1381 tarihli Privilegium pro Slavis ("Slavların Ayrıcalığı"), bir kasabadaki resmi iki dilliliğin ilk göstergesi olmuştur.[48] Zsolna'daki (bugünkü Žilina, Slovakya) Slovakların kasabanın Alman kasabalılarıyla aynı ayrıcalıklara sahip olmasını sağlanmıştır.[48]
Polonya Kralı III. Casimir'in varisi olan I. Lajos, Litvanya ve Altın Orda Devleti'ne karşı Polonyalılara birkaç kez yardım etmiştir.[49] Karpatlar'ın doğusundaki bir Rumen prensliği olan Moldavya'nın kuruluşu da bu seferlerle bağlantılıdır.[50] Güney sınırları boyunca I. Lajos, Venediklileri 1358'de Dalmaçya'dan çekilmeye zorlamış[51] ve bir dizi yerel hükümdarı (Bosna'dan I. Tvrtko Kotromaniç ve Sırbistan'dan Lazar Hrebelyanoviç dahil) hükümdarlığını kabul etmeye zorlamıştır.[52] Ancak tebaası 1360'larda ona sık sık isyan etmiştir.[53] Bir Rumen voyvodası olan Bogdan, Moldavya'nın bağımsızlığını bile elde etmiştir.[50] I. Lajos'un Moldavya üzerindeki hükümdarlığı ancak 1370'te Polonya kralı seçildiğinde yeniden sağlanmıştır.[53]
Diğer Rumen prensliği olan Eflak üzerindeki kontrolü her zaman şüphelidir.[54] Hatta Eflaklı I. Vladislav, 1375 yılında yeni ortaya çıkan Osmanlı İmparatorluğu ile ittifak bile kurmuştur.[53] Bu nedenle I. Lajos, Osmanlılara karşı savaşmak zorunda kalan ilk Macar hükümdarı olmuştur.[53]
Dini fanatizm, I. Lajos'un saltanatının öne çıkan unsurlarından birisi olmuştur.[55] Başarısız bir şekilde, Ortodoks tebaasının çoğunu zorla Katolikliğe dönüştürmeye çalışmıştır.[56] 1360 civarında Yahudileri kovmuş, ancak 1367'de geri dönmelerine izin vermiştir.[57]
Angevin krallarının yönetimi altında Vişegrad, Diósgyőr ve Zólyom'da (bugünkü Zvolen, Slovakya) gibi yerlerde yeni kraliyet kaleleri inşa edilmiştir.[58][59] Sopron ve diğer kasabalarda ortaya çıkarılan soyluların evleri, birçok yerde (Estergom ve Nagyvárad dahil) bulunan freskler ve heykeller, gelişen Gotik mimariye ve sanata işaret etmektedir.[58] Minyatürlerle süslenmiş kodeksler (aralarında Aydınlatılmış Chronicle da vardır) tezhip yüksek seviyesini kanıtlamaktadır.[60] Pécs Piskoposu Bergzabern'li William, 1367'de kendi makamında bir üniversite kurmuştur,[61] ancak 1375'teki ölümünden kısa bir süre sonra kapatılmıştır.[62]
Yeni konsolidasyon (1382 – 1437)
I. Lajos'in yerine 1382'de kızı Mary geçmiştir.[63] Ancak soyluların çoğu, bir kadın hükümdar tarafından yönetilme fikrine karşı çıkmıştır.[63] Bu durumdan yararlanarak hanedanın bir erkek üyesi olan Napoli kralı III. Carlo tahtı kendisi için talep etmiştir.[64] Eylül 1385'te krallığa gelmiştir.[63] Diyet, kraliçeyi tahttan çekilmeye zorlayıp Napoli'li Carlo'yu kral olarak seçse de, kraliçenin partizanları onu Şubat 1386'da öldürmüşlerdir.[63] Zagreb Piskoposu Paul Horvat yeni bir isyan başlatmış ve küçük oğlu Napolili Ladislao'yu kral ilan etmişlerdir.[65] Temmuz 1386'da kraliçeyi ele geçirmişlerdir, ancak destekçileri tacı kocası Lüksemburglu Sigismund'a önermişlerdir.[66] Kraliçe Mary kısa sürede özgürlüğüne kavuşmuş[67] ama bir daha asla hükûmete müdahale etmemiştir.[68]
Sigismund, Kraliyet mülklerinin yüzde 50'den fazlasını destekçilerine dağıtmıştır.[69] Dahası, Hırvatistan, Dalmaçya ve Slavonya'daki geniş bölgeler Hrvoje Vukčić Hrvatinić ve Napoli'li Ladislaus'un diğer destekçilerinin kontrolünde kalmıştır.[70] Kraliçe Mary, 1395'te çocuksuz öldüğünde, kız kardeşi Polonya Kraliçesi Jadwiga tahtı kendisi için talep etmiş, ancak Sigismund'un partizanları onun birliklerini yenmiştir.[71]
Bu arada Sırbistanlı Stefan Lazareviç, Osmanlı padişahının hükümdarlığını kabul etmiş[72] ve böylece Osmanlı İmparatorluğu'nun genişlemesi 1390'da Macaristan'ın güney sınırlarına ulaşmıştır.[73] Sigismund, Osmanlılara karşı bir haçlı seferi düzenlemeye karar vermiştir.[74] Çoğunlukla Fransız şövalyelerinden oluşan büyük bir ordu toplamıştır, ancak 1396'daki Niğbolu Muharebesi haçlılar bozguna uğramıştır.[75]
1397 tarihli Temeşvar Diyeti (bugünkü Timișoara, Romanya), tüm toprak sahiplerini savunma amaçlı askerlerin teçhizatını finanse etmeye mecbur etmiştir.[76] Bundan sonra tüm toprak sahipleri, mülklerindeki her yirmi köylü hanesi için bir okçu sağlamıştır.[77] Aynı yıl Sigismund, kontluk meclislerinin önemli yerel özerklik kurumlarına dönüşmesini hızlandıran kontluk yetkililerinin[78] yargı yetkisine ilişkin eski dokunulmazlıkları kaldırmıştır.[78][79]
Sigismund'un Stiboricz'li Stibor'a, Cilli'li Hermann'a ve (çoğunlukla yabancı) tercihlerine karşı açık önyargısı bir dizi komplonun ortaya çıkmasına neden olmuştur.[76] Esztergom başpiskoposu John Kanizsai liderliğindeki yerli baronlar onu 1401'de hapse bile atmışlardır.[80] Altı ay boyunca baronlar, krallığı "krallığın kişisel olmayan hükümdarı" (Miklós Molnár) olan Kutsal Taç adına yönettiler,[81] ancak Sigismund'un yönetimini yeniden sağladılar.[80] 1412'de bir grup baron tacı Napolili Ladislaus'a teklif ettiler,[81] ancak Sigismund yine üstünlüğü ele geçirmiştir.[82] Papa IX. Bonifacius rakibini desteklediğinden, Sigismund hem papalık belgelerinin önceden kraliyet izni olmadan ilan edilmesini[83] hem de piskoposların Vatikan tarafından atanmasını yasaklamıştır.[77]
Büyük şehirler her zaman Sigismund'a sadık kalmıştır.[84] Birçoğunu iç gümrük vergilerinden muaf tutmuş ve hatta temsilcilerini 1405'te Diyet'e davet etmiştir.[84] Ancak Diyet otuz yıldır toplanmamaktaydı.[85] Kral, özellikle 1410'da Romalıların Kralı seçildikten sonra yurtdışında daha fazla vakit geçirmiştir.[85] Krallık, resmi bir birlik olan Ejderha tarikatı'nda birleşmiş olan en sadık partizanları tarafından yönetiliyordu.[86]
Bu şövalye tarikatı, kraliyet birliğinin 1408'de Hrvoje Hrvatinić'e karşı kazandığı zafer vesilesiyle kurulmuştur.[87] Bundan sonra Dalmaçya kasabalarının çoğu Napolili Ladislaus'tan ayrılmışlar,[87] ama o kısa süre sonra haklarını Venedik Cumhuriyeti'ne satmışlardır.[88] Sonraki on yılda cumhuriyet, Dalmaçya kıyılarındaki yerleşimleri birer birer kendi hükümdarlığını kabul etmeye zorlamıştır.[89]
Güney sınırlarında Sigismund, Osmanlılara karşı tampon bölge oluşturmaya çalışmıştır.[90] Bu amaçla Sırbistan'dan Stefan Lazarević'e, Eflak'tan I. Mircea'ya ve diğer komşu hükümdarlara büyük mülkler vermiştir.[91] Ayrıca Tuna sınırında İtalyan Ozora Pipo'sunun himayesinde on dört yeni kale inşa edilmiştir.[92] İlk Çingene grupları da Osmanlı İmparatorluğu'nun askeri bilgileri ve silah imalatındaki becerileri nedeniyle krallığa kabul edilmiştir.[93]
Osmanlılar, 1427 yılında Güvercinlik Kalesi'ni işgal ederek çevredeki toprakları düzenli olarak yağmalamaya başlamışlardır.[92] Osmanlı baskınları birçok yerliyi daha iyi korunan bölgelere gitmeye zorlamıştır.[92] Onların yerleri Güney Slav mülteciler (çoğunlukla Sırplar) tarafından işgal edilmişlerdir.[92] Birçoğu hussar olarak bilinen hareketli askeri birimler[94] halinde örgütlenmiştir.[95]
Krallığın kuzey bölgeleri (bugünkü Slovakya), 1428'den itibaren neredeyse her yıl Çek Hussitler tarafından yağmalanmıştır.[96] Ancak Hussit fikirler güney kontluklarda, özellikle de Szerémség kasabalıları arasında yayılmıştır.[97] Hussit vaizleri aynı zamanda İncil'i Macarcaya çeviren ilk kişiler olmuşlardır.[97] Ancak 1430'ların sonlarında tüm Hussitler ya idam edilmiş ya da Szerémség'den kovulmuşlardır.[97]
Sigismund, daha sonra Osmanlılar tarafından yıkılan Buda'da muhteşem bir kraliyet sarayı inşa etmiştir.[98] Aslında kasaba onun hükümdarlığı döneminde krallığın başkenti olmuştur.[98] En zengin toprak sahipleri aynı zamanda konforu artırmak için yeni konutlar inşa etmişler veya eski kalelerini yeniden inşa etmişlerdir.[98] Örneğin ressam Masolino da Panicale'yi çalıştıran Ozora'lı Pipo ve Brunelleschi'nin öğrencilerinden biri Rönesans mimarisini ve sanatını tanıtmıştır.[99]
Krallığın savunması ve Sigismund'un aktif dış politikası yeni gelir kaynakları gerektiriyordu.[100] Örneğin kral, piskoposlara "olağanüstü" vergiler koymuş ve 1412'de Szepesség'deki 13 Sakson kasabasını Polonya'ya ipotek ettirmiştir.[101] Düzenli olarak madeni paranın değerini düşürmüş[100] ve bu Transilvanya'da Macar ve Romen köylülerin büyük bir isyanı ile sonuçlanmıştır.[102] İsyancılara karşı bir anlaşma imzalayan Macar soyluları Székelys ve Transilvanya Saksonlarının ortak güçleri tarafından bastırılmıştır.[90][103]
İki Hunyadi'nin dönemi (1437 - 1490)
Hiç oğlu olmayan Sigismund 1437'de[104] öldmüştür. Krallık zümreleri, damadı Avusturya Kralı V. Albert'i kral seçmiştir.[105] Albert, piskoposlara ve lordlara danışmadan herhangi bir karar vermeyeceğine söz vermiştir.[105] 1439'da Osmanlılara karşı yapılan başarısız bir askeri operasyon sırasında dizanteriden ölmüştür.[106]
Albert'in dul eşi Lüksemburglu Elizabeth, ölümünden sonra V. Ladislaus adında bir oğul doğurmuş olsa da,[107] soylular, savaşma yeteneğine sahip bir hükümdarı tercih ediyordular.[108] Tacı Polonyalı III. Władysław'a teklif ettiler.[108] Hem Ladislaus hem de Władysław taç giydiler ve bu da bir iç savaşa neden olmuştur.[109] Władysław'ı destekleyen yetenekli bir askeri lider olan János Hunyadi, bu çatışmalar sırasında öne çıkmıştır.[109]
Władysław, 1441'de Hunyadi'yi (yakın arkadaşı Nicholas Újlaki ile birlikte) güney savunmasına komuta etmesi için atamıştır.[109] Hunyadi, Osmanlılara karşı birçok baskın yapmıştır.[110] 1443-1444'teki "uzun seferi" sırasında Macar kuvvetleri, Osmanlı İmparatorluğu içinde Sofya'ya kadar girmişlerdir.[111] Vatikan yeni bir haçlı seferi düzenlemiş, ancak Osmanlılar 1444'teki Varna Muharebesi'nde Hristiyan güçlerini yok etmişler ve bu sırada Władysław öldürülmüştür.[112]
Władysław'ın ölümünün ardından 1445 Diyeti, bebek V. Ladislaus V'u gerçek hükümdar olarak kabul etmiştir.[113] Akrabası III. Friedrich'in sarayında yaşıyordu.[114] Bu nedenle Zümreler, krallığı yönetmek üzere biri Hunyadi olmak üzere yedi "kaptan" atadılar.[115] 1446 Diyeti Hunyadi'yi tek naip olarak seçti,[115] ancak aynı zamanda Diyeti her yıl toplaması da şart koşuldu.[113][116] Diyetlerde tüm resmi belgeler çıkarıldı ve hatta Latince konuşmalar yapılabildi.[117] Ancak Pressburg'dan (bugünkü Bratislava, Slovakya) Almanca konuşan delegeler, 1446'da soyluların Macarca konuşması nedeniyle tartışmaları anlayamadıklarını bildirdiler.[117]
Hunyadi'nin naipliğinde geniş bölgeler merkezi hükûmetten bağımsız kalmıştır.[116] Örneğin, III. Friedrich batı sınırları boyunca birkaç kasabayı elinde tutuyordu ve Çek paralı askeri Brandýs'li John Jiskra, kuzey bölgelerdeki birçok kaleyi yönetiyordu.[116][118] Yine de Hunyadi, Osmanlılara karşı kendi topraklarında savaşmayı planlıyordu.[119] Ancak yeni seferi, Hristiyan güçlerin 1448'de Kosova'da yenilgiye uğratılmasıyla sona ermiştir.[119]
V. Ladislaus'un Avusturyalı ve Bohemyalı tebaası, 1452'de İmparator III. Friedrich'i genç hükümdarlarını yeni koruyucusu Celje Kontu II. Ulrich'e teslim etmeye zorladılar.[120] Hunyadi de naiplikten istifa etmiştir, ancak kraliyet gelirlerinin önemli bir bölümünü ve birçok kraliyet kalesini yönetmeye devam etmiştir.[121] Kraliyet gelirleri reformuna ilişkin dönemin bir önerisine göre, gelirlerin yüzde 50'ye tekabül eden yaklaşık 120.000 florin kraliyetin tuz tekelinden ve köylüler tarafından ödenen doğrudan vergilerden elde ediliyordu.[122]
1453'te İstanbul'un Fethi, Sultan II. Mehmed yönetimindeki Osmanlı genişlemesinde yeni bir aşamanın başlangıcını göstermektedir.[123] İki yıl içinde Sırbistan'ı işgal etmiş ve Macaristan'ın güney sınırındaki kilit kale olan Belgrad'ı almaya karar vermiştir.[124][125] Savunma, Fransisken vaiz John of Capistrano'nun yardım ettiği János Hunyadi tarafından düzenlenmiştir.[126] 22 Temmuz 1456'da 25-30.000 kişiyi seferber ederek Osmanlı'nın ikmal hatlarını kestiler ve geri çekilmeye zorladılar.[127] Hunyadi iki hafta içinde salgın nedeniyle hayatını kaybetmiştir.[122]
Celje'li Ulrich, Hunyadi'nin büyük oğlu Ladislaus'a babasının elinde bulunan tüm kraliyet kalelerini teslim etmesini emretmiştir.[128] Ladislaus Hunyadi emri kabul ediyormuş gibi yapmış ama maiyeti Ulrich'i Belgrad'da öldürmüştür.[129] Mart 1457'de küçük kardeşi Matthias ile birlikte tutuklanmış ve ardından idam edilmiştir.[129] Ancak infaz, daha güçsüz soyluları isyan etmeye kışkırtmıştır.[129] V. Ladislaus, yıl sonundan önce öldüğü Prag'a kaçmıştır.[126]
Bir Diyet toplandı ve toplanan soylular[130] Matthias Hunyadi'yi kral seçmişlerdir. Genç hükümdar kısa sürede güçlü Ladislaus Garay'ı palatin ofisinden ve amcası Michael Szilágyi'yi naiplikten uzaklaştırmıştır.[131] Garay liderliğindeki muhalifleri tacı III. Friedrich'e teklif etmişler, ancak Matthias onları yenmiş[131] ve imparatorla bir barış anlaşması imzalamıştır. Bu arada krallığın güney sınırları boyunca uzanan tampon devletler bölgesi, Sırbistan ve Bosna'nın Osmanlılar tarafından işgal edilmesiyle çökmüştür.[132] Bunun hemen bir sonucu olarak, çok sayıda Sırp mülteci, krallığa yerleşmiştir.[133]
Kral Matthias geniş kapsamlı mali ve askeri reformlar başlatmıştır.[134] Her şeyden önce, köylüler her yıl, çoğunlukla Diyet'in izni olmadan toplu olarak "olağanüstü vergi"[135] ödemek zorunda kalıyorlardı.[136] Daha önceki muafiyetleri kaldırmak için geleneksel vergiler yeniden adlandırıldı (örneğin, "otuzuncu" vergi 1467'den itibaren "Krallığın görevi" adı altında toplandı).[137] Dönemin tahminleri, toplam yıllık gelirinin yaklaşık 650.000 altın florin olduğunu göstermektedir.[138] Gelirlerinin yüzde 60'tan fazlası olan yaklaşık 400.000 florin "olağanüstü vergiden" geliyordu, ancak tuz tekeli ve madeni para hâlâ 60-80.000 florin tutarında önemli bir gelir sağlıyordu.[138]
Artan kraliyet gelirleri, Matthias'ın daimi bir ordu kurup sürdürmesini sağlamıştır.[139] Çoğunlukla Çek, Alman ve Macar paralı askerlerden oluşan "Kara Ordu", Avrupa'nın ilk profesyonel askerî güçlerinden birisi olmuştur.[138] Matthias güney sınırı boyunca kaleler ağını güçlendirmiş,[140] ancak babasının Osmanlı karşıtı saldırgan politikasını sürdürmemiştir.[141] Bunun yerine Osmanlıları Avrupa'dan çıkaracak kadar güçlü bir ittifak kurmaya çalıştığını öne sürerek Bohemya, Polonya ve Avusturya'ya saldırılar düzenlemiştir.[142]
Her ne kadar Bohemya'nın "sapkın" kralı Poděbrady'li George'a karşı savaşı Vatikan tarafından desteklense de,[143] krallığın dış politikasındaki bu yeniden yönelim pek destek bulmamıştır.[144] Esztergom başpiskoposu John Vitéz liderliğindeki Matthias'ın eski destekçilerinin çoğu[144] ona isyan etmiştir. Tahtı Polonya Kralı IV. Casimir'in oğlu Casimir'e teklif etmişler,[144] Matthias onları kolaylıkla yenmiştir.[141] Bohemya'ya karşı savaşı, Moravya, Silezya ve Lusatia'daki hakimiyetini onaylayan 1478 Olomouc Barışı ile sona ermiştir.[145] Sonraki on yılda Matthias, İmparator III. Frederick'e karşı Styria ve Aşağı Avusturya'yı (Viyana dahil) işgal etmesini sağlayan bir savaş başlatmıştır.[146]
Matthias nadiren bir Diyet toplamış[147] ve sonra kraliyet kararnameleri ile yönetilmiştir. Devlet yönetiminde aristokratlar yerine daha güçsüz soyluları ve hatta halktan insanları çalıştırmayı tercih etmiştir.[146] 1486 tarihli Decretum Maius'u, palatine'nin kontluklardaki yargı meclisleri toplama hakkını ortadan kaldırarak ve daha önceki dokunulmazlıkları iptal ederek kontluk hakimlerinin otoritesini güçlendirmiştir.[148][149] Yolsuzluğu bastırmak için krallığında kılık değiştirerek dolaşan Kral "Adil Matthias", ölümünden sonraki birkaç yıl boyunca yaygın halk masallarının kahramanı olmuştur.[149]
Matthias'ın sarayı, Miklós Molnár' göre "tartışmasız Avrupa'nın en parlakları arasındaydı".[150] Kütüphanesi Bibliotheca Corviniana, 2.000 el yazması ile çağdaş kitap koleksiyonları arasında en büyük ikinci kütüphaneydi.[151] Matthias, Alplerin kuzeyinde İtalyan Rönesans tarzını kendi topraklarına getiren ilk hükümdar olmuştur.[151] İkinci eşi Napolili Beatrice'den ilham alarak 1479'dan sonra Buda ve Visegrád'daki kraliyet saraylarını İtalyan mimar ve sanatçıların himayesinde yeniden inşa ettirmiştir.[151]
Yıkılma (1490 - 1526)
Matyas'ın reformları, 1490'daki ölümünü takip eden çalkantılı on yıllara dayanamamıştır. Kavgacı kodamanlardan oluşan bir oligarşi Macaristan'ın kontrolünü ele geçirmiştir. Başka bir sert elli kral istemedikleri için, önüne konulan her dilekçeyi ve belgeyi sorgusuz sualsiz kabul etme alışkanlığından dolayı Kral Dobže veya Dobzse ("tamam" anlamına geliyor) olarak bilinen Bohemya kralı ve Polonya Kralı IV. Casimir'in oğlu II. Vladislaus'un tahta çıkmasını sağladılar.[152]
II. Vladislaus, kraliyet mülklerinin, kraliyetlerin ve telif ücretlerinin çoğunu soylulara bağışlamıştır. Bu yöntemle kral, yeni saltanatını istikrara kavuşturmaya ve kodamanlar arasındaki desteğini korumaya çalışmıştır. Kraliyet sarayının naif maliye ve toprak politikasının ardından, merkezi iktidar, büyük ölçüde feodal toprakların kendi pahasına genişlemesi nedeniyle ciddi mali zorluklar yaşamaya başlamıştır. Parlamentonun asil zümresi, ülkenin kendini savunma yeteneği pahasına vergi yükünü yüzde 70-80 oranında azaltmayı başarmıştır.t[153]
II. Vladislaus, Matthias'ın paralı asker ordusunu destekleyen vergileri de kaldırmıştır. Sonuç olarak, Türklerin Macaristan'ı tehdit ettiği sırada kralın ordusu dağılmıştır. Kodamanlar ayrıca Mathias'ın yönetimini dağıtmışlar ve daha güçsüz soyluların düşmanlığını çekmişlerdir. 1492'de Diyet, serflerin hareket özgürlüğünü sınırlamış ve yükümlülüklerini genişletirken, köylülerin büyük bir kısmı Batı'ya sığır ihracatı nedeniyle refaha kavuşmuştur. Kırsal hoşnutsuzluk, 1514'te Türklere karşı bir haçlı seferine hazırlanan iyi silahlanmış köylülerin sınır muhafız yüzbaşısı György Dózsa'nın komutasında ayaklanıp Macaristan'ın dört bir yanındaki mülklere saldırmasıyla daha da artmıştır. Ortak bir tehditle birleşen kodamanlar ve daha alt düzeydeki soylular, sonunda isyancıları bastırmışlardır. Dózsa ve diğer isyancı liderler vahşice idam edilmişlerdir.
Köylü isyanı karşısında şok olan 1514 Diyeti, serfleri ebedi esarete mahkûm eden ve çalışma yükümlülüklerini artıran yasalar çıkarmışlardır. Fiziksel ceza yaygınlaşmış ve hatta bir soylu, serflerini çiftlik hayvanları gibi damgalamıştır. Hukuk bilgini István Werbőczy, 1848 devrimine kadar Macaristan'ın hukuk külliyatının ruhunu oluşturan 1514 tarihli Tripartitum yeni kanunlara yer vermiştir. Ancak Tripartitum hiçbir zaman kanun olarak kullanılmamıştır. Tripartitum, Macaristan'ın kralına ve soylulara veya kodamanlara eşit güç payı veriyordu; soylular kralı üstün olarak tanıyorlar, ancak buna karşılık soylular da kralı seçme gücüne ellerinde tutuyorlardı. Tripartitum ayrıca soyluları vergiden muaf tutmuş, onları yalnızca savunma savaşında orduda hizmet etmeye zorunlu kılmış ve onları keyfi tutuklamalardan muaf hale getirmiştir.
II. Vladislaus 1516'da öldüğünde, on yaşındaki oğlu II. Lajos kral olmuş, ancak ülkeyi Diyet tarafından atanan bir kraliyet konseyi yönetmiştir. Macaristan, kodamanların yönetimi altında neredeyse anarşi halindeydi. Kralın mali durumu darmadağındı; milli gelirin yaklaşık üçte birini oluşturmasına rağmen saray masraflarını karşılamak için borç almıştır. Sınır muhafızlarına maaş ödenmediği, kaleler bakıma muhtaç duruma düştüğü ve savunmayı güçlendirmek için vergileri artırma girişimleri bastırıldığı için ülkenin savunması zayıflamıştır. 1521'de Kanuni Sultan Süleyman, Macaristan'ın zayıflığını fark etti ve Macaristan'a saldırı hazırlığı için Belgrad'ı ele geçirdi.
Mohaç Muharebesi (1526)
Belgrad'ın düşüşünün ardından II. Lajos ve eşi Habsburg'lu Mary, kodaman karşıtı bir darbeyi yönetmeye çalıştılar ancak başarılı olamadılar. Ağustos 1526'da Süleyman komutasındaki Osmanlılar güney Macaristan'a çıktılar ve yaklaşık 100.000 Türk-İslam askerini Macaristan'ın kalbine yürüdüler. Sayıları 26.000 civarında olan Macar ordusu, Mohaç'ta Türklerle karşılaştı. Macar birlikleri iyi donanımlı ve eğitimli olmalarına rağmen iyi bir askeri liderden yoksundular ve Hırvatistan ve Transilvanya'dan gelen takviye kuvvetler zamanında gelmedi. Sahada 20.000'e yakın kişi öldürülürken, II. Lajos atından bataklığa düşerek hayatını kaybederken, tamamen mağlup oldular.[154]
Bölümleme (1526 – 1541)
Louis'in ölümünden sonra, Macar soylularının rakip grupları aynı anda iki kralı, János Zápolya ve Habsburglu Ferdinand'ı seçtiler. Her biri tüm ülke üzerinde egemenlik iddiasında bulundu ancak rakibini ortadan kaldıracak yeterli güce sahip değildiler. Transilvanya'nın askeri valisi olan Macar Zápolya, Sultan Süleyman tarafından tanınmış ve çoğunlukla yeni yabancı krallara karşı çıkan daha güçsüz soylular tarafından desteklenmiştir. Zápolya'nın ülkesi de 1529'da Süleyman'a sadakat yemini ederek Osmanlı vassalı haline gelmiştir. Ferdinand, kardeşi Kutsal Roma İmparatoru V. Karl'ı Türkleri sınır dışı etmeye ikna edebileceğini uman Batı Macaristan'daki kodamanların desteğini almıştır. 1538'de Zápolya'nın danışmanı György Martinuzzi, rakipler arasında, o zamanlar çocuksuz olan Zápolya'nın ölümü üzerine Ferdinand'ı tek hükümdar yapacak olan Nagyvárad Antlaşması[155] olarak bilinen bir anlaşma düzenlemiştir. Anlaşma, Zápolya'nın 1540'taki ölümünden hemen önce evlenip János Sigismund Zápolya adında bir oğlu olmasıyla başarısız olmuştur. Şiddet patlak vermiş ve Türkler bu fırsatı değerlendirerek Buda şehrini fethetmişler ve ardından 1541'de ülkeyi bölmüşlerdir.
Ayrıca bakınız
- Macaristan hükümdarları listesi
- Bulgar-Macaristan savaşları
- Macaristan-Osmanlı savaşları
- Macaristan Krallığı'nda Reformasyon
Notlar
- ^ son pagan Kumanlar, 16. yüzyılda Protestanlık'a dönerek Hristiyanlaşmışlardır.
Kaynakça
- ^ Kulcsár, Krisztina (13 Kasım 2019). "A magyar nyelv hivatalossá tételéről rendelkező törvény, 1844 (Act on the officialization of the Hungarian language, 1844)". Magyar Nemzeti Levéltár (National Archives of Hungary). 16 Aralık 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Ocak 2024.
- ^ Peter Farbaky, Louis A. Waldman (7 Kasım 2011). Italy & Hungary: Humanism and Art in the Early Renaissance. Harvard University Press. 30 Ekim 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 6 Mart 2012.
- ^ Márta Font - Ugarsko Kraljevstvo i Hrvatska u srednjem vijeku (Hungarian Kingdom and Croatia in the Middle Ages) 1 Ağustos 2017 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., p. 8-9
- ^ Ladislav Heka (Ekim 2008). "Hrvatsko-ugarski odnosi od sredinjega vijeka do nagodbe iz 1868. s posebnim osvrtom na pitanja Slavonije" [Croatian-Hungarian relations from the Middle Ages to the Compromise of 1868, with a special survey of the Slavonian issue]. Scrinia Slavonica (Hırvatça). Hrvatski institut za povijest – Podružnica za povijest Slavonije, Srijema i Baranje. 8 (1): 152-173. ISSN 1332-4853. 4 Temmuz 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Ocak 2024.
- ^ Bak 1993, s. 269.
- ^ Fukuyama, Francis (6 Şubat 2012). "What's Wrong with Hungary". Democracy, Development, and the Rule of Law (blog). The American Interest. 11 Kasım 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Ocak 2024.
- ^ a b Kontler 1999, s. 84.
- ^ Engel 2001, s. 111.
- ^ Makkai 1994, s. 34.
- ^ Kirschbaum 2005, ss. 44-45.
- ^ Engel 2001, s. 126.
- ^ Engel 2001, s. 128.
- ^ a b Kontler 1999, s. 87.
- ^ Engel 2001, s. 129.
- ^ Engel 2001, s. 130.
- ^ Makkai 1994, s. 37.
- ^ a b c Kontler 1999, s. 88.
- ^ Engel 2001, s. 132.
- ^ Engel 2001, s. 131.
- ^ Makkai 1994, ss. 37-38.
- ^ Engel 2001, s. 133.
- ^ a b Engel 2001, s. 140.
- ^ Molnár 2001, p. 46.
- ^ a b Kontler 1999, s. 89.
- ^ Engel 2001, s. 141.
- ^ Rady 2000, ss. 107-109.
- ^ Engel 2001, ss. 192-193.
- ^ a b c Kontler 1999, s. 90.
- ^ Engel 2001, ss. 155-156.
- ^ Bak 1994, s. 58.
- ^ Sedlar 1994, s. 346.
- ^ a b Sedlar 1994, s. 348.
- ^ Engel 2001, s. 159.
- ^ Engel 2001, ss. 159-160.
- ^ Molnár 2001, s. 50.
- ^ Molnár 2001, s. 51.
- ^ Kontler 1999, s. 93.
- ^ Engel 2001, s. 161.
- ^ Engel 2001, s. 269.
- ^ Engel 2001, s. 270.
- ^ Engel 2001, ss. 269-270.
- ^ Kontler 1999, s. 97.
- ^ Kontler 1999, s. 98.
- ^ Engel 2001, s. 175.
- ^ Rady 2000, ss. 57-58.
- ^ Engel 2001, s. 261.
- ^ Bak 1993, s. 277.
- ^ a b Kirschbaum 2005, s. 46.
- ^ Engel 2001, s. 167.
- ^ a b Georgescu 1991, s. 18.
- ^ Goldstein 1999, s. 27.
- ^ Engel 2001, ss. 162-165.
- ^ a b c d Engel 2001, s. 165.
- ^ Engel 2001, ss. 165-166.
- ^ Engel 2001, s. 172.
- ^ Molnár 2001, s. 53.
- ^ Engel 2001, ss. 172-173.
- ^ a b Kontler 1999, s. 99.
- ^ Engel 2001, ss. 147-148.
- ^ Kontler 1999, ss. 99-100.
- ^ Sedlar 1994, s. 472.
- ^ Engel 2001, s. 194.
- ^ a b c d Kontler 1999, s. 101.
- ^ Engel 2001, s. 195.
- ^ Engel 2001, s. 198.
- ^ Bak 1994, s. 54.
- ^ Fine 1994, s. 397.
- ^ Kontler 1999, s. 102.
- ^ Engel 2001, ss. 199-201.
- ^ Fine 1994, s. 398.
- ^ Engel 2001, s. 201.
- ^ Fine 1994, s. 412.
- ^ Kontler 1999, ss. 102-103.
- ^ Fine 1994, s. 424.
- ^ Engel 2001, s. 203.
- ^ a b Kontler 1999, s. 104.
- ^ a b Sedlar 1994, s. 167.
- ^ a b Engel 2001, s. 219.
- ^ Kirschbaum 2005, s. 53.
- ^ a b Engel 2001, s. 206.
- ^ a b Molnár 2001, s. 56.
- ^ Engel 2001, s. 208.
- ^ Engel 2001, s. 210.
- ^ a b Kontler 1999, s. 106.
- ^ a b Engel 2001, s. 214.
- ^ Molnár 2001, s. 57.
- ^ a b Kontler 1999, s. 105.
- ^ Goldstein 1999, ss. 29-30.
- ^ Fine 1994, ss. 489-490.
- ^ a b Bak 1994, s. 61.
- ^ Engel 2001, ss. 232-234.
- ^ a b c d Engel 2001, s. 237.
- ^ Crowe 2007, s. 70.
- ^ Kontler 1999, s. 111.
- ^ Engel 2001, s. 339.
- ^ Spiesz et al 2006, pp. 52-53.
- ^ a b c Bak 1994, s. 60.
- ^ a b c Engel 2001, s. 241.
- ^ Kontler 1999, s. 126.
- ^ a b Kontler 1999, s. 109.
- ^ Engel 2001, ss. 227-228.
- ^ Georgescu 1991, s. 30.
- ^ Georgescu 1991, s. 31.
- ^ Bak 1994, s. 62.
- ^ a b Engel 2001, s. 279.
- ^ Kontler 1999, s. 112.
- ^ Engel 2001, ss. 279-280.
- ^ a b Bak 1994, s. 63.
- ^ a b c Engel 2001, ss. 282-283.
- ^ Engel 2001, ss. 284-285.
- ^ Kontler 1999, s. 114.
- ^ Engel 2001, ss. 286-287.
- ^ a b Kontler 1999, s. 116.
- ^ Engel 2001, s. 288.
- ^ a b Bak 1994, s. 67.
- ^ a b c Engel 2001, s. 289.
- ^ a b Bak 1994, s. 277.
- ^ Spiesz et al 2006, p. 54.
- ^ a b Engel 2001, s. 291.
- ^ Engel 2001, s. 292.
- ^ Kontler 1999, s. 117.
- ^ a b Bak 1994, s. 68.
- ^ Engel 2001, s. 295.
- ^ Fine 1991, ss. 568-569.
- ^ Sedlar 1994, s. 251.
- ^ a b Engel 2001, s. 296.
- ^ Bak 1994, s. 69.
- ^ Kontler 1999, s. 118.
- ^ a b c Bak 1994, s. 70.
- ^ Engel 2001, s. 298.
- ^ a b Engel 2001, s. 299.
- ^ Engel 2001, ss. 300-301.
- ^ Fine 1991, s. 576.
- ^ Kontler 1999, s. 121.
- ^ Engel 2001, ss. 310-311.
- ^ Kontler 1999, s. 120.
- ^ Bak 1994, s. 71.
- ^ a b c Engel 2001, s. 311.
- ^ Sedlar 1994, s. 225.
- ^ Engel 2001, ss. 308-309.
- ^ a b Kontler 1999, s. 125.
- ^ Kontler 1999, ss. 123-125.
- ^ Engel 2001, ss. 303-304.
- ^ a b c Bak 1994, s. 72.
- ^ Bak 1994, ss. 72-73.
- ^ a b Bak 1994, s. 73.
- ^ Sedlar 1994, s. 290.
- ^ Engel 2001, s. 316.
- ^ a b Bak 1994, s. 74.
- ^ Molnár 2001, s. 79.
- ^ a b c Engel 2001, s. 319.
- ^ "Hungary—Britannica Online Encyclopedia". Britannica.com. 25 Eylül 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 21 Kasım 2008.
- ^ Francis Fukuyama: Origins of Political Order: From Pre-Human Times to the French Revolution
- ^ Johnson 2011, s. 75.
- ^ István Keul, Early modern religious communities in East-Central Europe: ethnic diversity, denominational plurality, and corporative politics in the principality of Transylvania (1526–1691) 10 Haziran 2023 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., BRILL, 2009, p. 40
Birincil kaynaklar
- Anonymus, Notary of King Béla: The Deeds of the Hungarians (Edited, Translated and Annotated by Martyn Rady and László Veszprémy) (2010). In: Rady, Martyn; Veszprémy, László; Bak, János M. (2010); Anonymus and Master Roger; CEU Press; 978-9639776951.
- Master Roger's Epistle to the Sorrowful Lament upon the Destruction of the Kingdom of Hungary by the Tatars (Translated and Annotated by János M. Bak and Martyn Rady) (2010). In: Rady, Martyn; Veszprémy, László; Bak, János M. (2010); Anonymus and Master Roger; CEU Press; 978-9639776951.
- The Deeds of Frederick Barbarossa by Otto of Freising and his continuator, Rahewin (Translated and annotated with an introduction by Charles Christopher Mierow, with the collaboration of Richard Emery) (1953). Columbia University Press. 0-231-13419-3.
- The Laws of the Medieval Kingdom of Hungary, 1000–1301 (Translated and Edited by János M. Bak, György Bónis, James Ross Sweeney with an essay on previous editions by Andor Czizmadia, Second revised edition, In collaboration with Leslie S. Domonkos) (1999). Charles Schlacks, Jr. Publishers.
İkincil kaynaklar
- Bak, János M. (1993). "Linguistic pluralism" in Medieval Hungary". A. Meyer, Marc (Ed.). The Culture of Christendom: Essays in Medieval History in Memory of Denis L. T. Bethel (İngilizce). The Hambledon Press. ISBN 1-85285-064-7.
- Bak, János M. (1994). "The late medieval period, 1382 - 1526". Sugár, Peter F. (General Editor); Hanák, Péter (Associate Editor); Tibor, Frank (Editorial Assistant) (Ed.). A History of Hungary (İngilizce). Indiana University Press. ISBN 0-253-20867-X.
- Berend, Nora (2006). At the Gate of Christendom: Jews, Muslims and "Pagans" in Medieval Hungary, c.1000 - c.1300 (İngilizce). Cambridge University Press. ISBN 978-0-521-02720-5.
- Crowe, David M. (2007). A History of the Gypsies of Eastern Europe and Russia (İngilizce). PALGRAVE MACMILLAN. ISBN 978-1-4039-8009-0.
- Curta, Florin (2006). Southeastern Europe in the Middle Ages, 500–1250 (İngilizce). Cambridge: Cambridge University Press. ISBN 978-0-521-81539-0.
- Engel, Pál (2001). The Realm of St Stephen: A History of Medieval Hungary, 895 - 1526 (İngilizce). I.B. Tauris Publishers. ISBN 1-86064-061-3.
- Fine, John Van Antwerp (1991) [1983]. The Early Medieval Balkans: A Critical Survey from the Sixth to the Late Twelfth Century (İngilizce). Ann Arbor, Michigan: University of Michigan Press. ISBN 0-472-08149-7.
- Fine, John Van Antwerp (1994) [1987]. The Late Medieval Balkans: A Critical Survey from the Late Twelfth Century to the Ottoman Conquest (İngilizce). Ann Arbor, Michigan: University of Michigan Press. ISBN 0-472-08260-4.
- Georgescu, Vlad (1991). The Romanians: A History (İngilizce). Ohio State University Press. ISBN 0-8142-0511-9.
- Goldstein, Ivo (1999). Croatia: A History (İngilizce). Jovanović, Nikolina tarafından çevrildi. McGill-Queen's University Press. ISBN 978-0-7735-2017-2.
- Johnson, Lonnie (2011). Central Europe: Enemies, Neighbors, Friends (İngilizce). Oxford University Press.
- Kirschbaum, Stanislav J. (2005). A History of Slovakia: The Struggle for Survival (İngilizce). Palgrave. ISBN 1-4039-6929-9.
- Kontler, László (1999). Millennium in Central Europe: A History of Hungary (İngilizce). Atlantisz Publishing House. ISBN 963-9165-37-9.
- Makkai, László (1994). "The Hungarians' prehistory, their conquest of Hungary and their raids to the West to 955 and The foundation of the Hungarian Christian state, 950 - 1196". Sugár, Peter F. (General Editor); Hanák, Péter (Associate Editor); Tibor, Frank (Editorial Assistant) (Ed.). A History of Hungary (İngilizce). Indiana University Press. ISBN 0-253-20867-X.
- Molnár, Miklós (2001). A Concise History of Hungary (İngilizce). Cambridge University Press. ISBN 978-0-521-66736-4.
- Rady, Martyn (2000). 'Nobility, Land and Service in Medieval Hungary (İngilizce). Palgrave (in association with School of Slavonic and East European Studies, University College London). ISBN 0-333-80085-0.
- Reuter, Timothy, (Ed.) (2000). The New Cambridge Medieval History, Volume 3, c.900–c.1024 (İngilizce). Cambridge: Cambridge University Press. ISBN 978-1-13905572-7.
- Sedlar, Jean W. (1994). East Central Europe in the Middle Ages, 1000–1500 (İngilizce). University of Washington Press. ISBN 0-295-97290-4.
- Spiesz, Anton; Caplovic, Dusan; Bolchazy, Ladislaus J. (2006). Illustrated Slovak History: A Struggle for Sovereignty in Central Europe (İngilizce). Bolchazy-Carducci Publishers. ISBN 978-0-86516-426-0.
- Spinei, Victor (2003). The Great Migrations in the East and South East of Europe from the Ninth to the Thirteenth Century (İngilizce). Bădulescu, Dana tarafından çevrildi. University of Washington Press. ISBN 973-85894-5-2.
- Zupka, Dušan (2014). "Using the Written Word in Medieval Towns: Varieties of Medieval Urban Literacy II". Mostert, Marco; Adamska, Anna (Ed.). Urban Rituals and Literacy in the Medieval Kingdom of Hungary (İngilizce). Turhnout, Brepols: Utrecht Studies in Medieval Literacy. ISBN 978-2-503-54960-6.