Safsata
Safsata (İngilizce: Logical fallacy, Osmanlıca: Kıyas-ı batıl), bir düşünceyi ortaya koyarken ya da anlamaya çalışırken yapılan yanlış çıkarsamadır. Safsatalar ilk bakışta geçerli ve ikna edici gibi görülebilen fakat yakından bakıldığında kendilerini ele veren sahte argümanlardır.
Safsataların ayırdına varmak, onları geçerli ve sağlam argümanlardan ayırmak önemli bir eleştirel düşünme becerisidir. Aşağıda bir dizi yalın safsata örneği verilmiştir. Kimi zaman ciltler dolusu yapıta da yayılabilen uzun ve karmaşık bir argümanda ise farklı türden çok sayıda safsata yer alabilir.
Safsata türleri
[değiştir | kaynağı değiştir]Safsatalar iki temel gruba ayrılır: Biçimsel (formal) ve serbest (informal) safsatalar.[1]
Biçimsel safsatalar
[değiştir | kaynağı değiştir]Biçimsel safsatalar argümanın yapısından kaynaklanan, teknik olarak geçersiz olan argümanlardır. Argüman biçimsel olarak geçersizdir.[2]
Örnek verecek olursak:
İngilizce konuşuyorum, o halde İngilizim
Argüman içinde gizli öncül olarak "bütün İngilizce konuşanlar İngilizdir" öncülü yer alır ve öncül yanlış olduğu için sonuç teknik olarak yanlıştır.
Biçimsel safsatalarda sonuç doğru olsa bile, öncüllerden o sonuç çıkarılamayacak durumdadır.[2]
Serbest safsatalar
[değiştir | kaynağı değiştir]Serbest safsatalar kullanılan dildeki belirsizlik, çok anlamlılık, kavramların ve gramerin yanlış kullanılması, bir fikrin veya olayın yanlış ifadesi, yanlış anlama, konu dışına çıkma, batıl itikatlar, inançlar, kulaktan dolma yanlış bilgiler nedeniyle ortaya çıkarlar.[3] Doğru bir akıl yürütmede ifadenin açık ve anlaşılır olması gerekir, safsatalar ise herkes tarafından anlaşılır değildir, anlaşılır olsa bile şaşırtma ve kandırma taktikleri kullanılmıştır.[3] 60'tan fazla serbest safsata türü bilinmektedir.
Serbest safsataların çeşitleri, Türkçe karşılıkları, açıklama ve örnekleri aşağıda verilmiştir:[1][4]
Türkçe | Latince | İngilizce | Açıklama | Örnekler | |
---|---|---|---|---|---|
Saldırı Safsataları | Kişi Karalama Safsatası | Argumentum ad hominem | Argument Against the Man | Argümanın kendisi yerine argümanı ileri süren kişinin karakteri ya da hareketleriyle ilişkilendirme | Freud cinsel sapığın biridir. Dolayısıyla söylediklerini ciddiye almamıza gerek yoktur. |
Niteliksel Kişi Karalama | Circumstantial Ad Hominem | Argümanın kendisi yerine argümanı ileri süren kişinin etnik kökeni, politik tutumu, dini görüşü gibi niteliklerini kullanma | Onun önerisini kabul edemeyiz, çünkü o karşı partiden. | ||
“Sen de” Safsatası | Ad Hominem tu Quoque | Fallacy Of “You Also” | Bir kişinin iddiası ya da söyledikleri hareketleriyle çelişiyor diye iddianın yanlış olduğu savı[3] | İçki içmemem gerektiğini söylüyorsun, ama seni de hiç ayık görmedim. | |
Önyargı Oluşturma (Dolduruşa Getirme) Safsatası | Poisoning The Well | Bir insan hakkında önceden olumsuz bilgiler (doğru ya da yanlış) verilerek, onun söyleyeceklerini gözden düşürme ve önyargı oluşturma | Hasan ünlü bir avukat olmuş, öyle mi? Ayol, o iki lâfı bir araya getiremezdi. | ||
Belirsizlik Safsataları | Cinaslı safsata | Fallacy of Equivocation | Aynı kelimenin ifadenin iki kısmında farklı anlamlar kullanılarak yaratılan hatalı çıkarım | Kanuna karşı gelenler hapse atılır. Sen yerçekimi kanununa karşı geldin. O halde hapse atılman lazım! | |
Çok Anlamlılık Safsatası | Fallacy of Amphiboly | Birden fazla yoruma açık olan ifade | Michael Jackson, aşırı derecede alkol alan biri kendisine zarar verebilir diye kaldığı otelde içki servisini yasaklattı.
(1. Michael Jackson, biri bana zarar verebilir diye düşünmüştür. 2. Michael Jackson, biri kendi kendine zarar verebilir diye düşünmüştür.) | ||
Vurgulama Safsatası | Fallacy of Accent | Bir kelime ya da ifadeye vurgu yaparak anlamı kaydırma | Çalış baban gibi eşek olma
(Virgülün konulduğu yere göre anlam değişir) Sayın Cumhurbaşkanı, laik, demokratik cumhuriyeti ve ülke bütünlüğünü koruyucu yaptırımları daha etkili kılmak amacıyla hazırlanan KHK’yı geri yollamıştır. ("amacıyla" kelimesine vurgu yapılırsa, cumhurbaşkanının amacı ülkenin niteliklerini korumak olur, "hazırlanan" kelimesine vurgu yapılırsa KHK'yı hazırlayanların amacı ülkenin bahsedilen niteliklerini korumak olur.) | ||
Otoriteye Başvurma Safsataları | Bir Bilen Safsatası | Argumentum Ad Verecundiam | Argument To Authority | Bir iddianın doğruluğunu sadece "kendisinden daha iyi bilen" başka birinin düşüncesine dayandırma | Tarih hocam aya inişin bir hile olduğunu söyledi. Ona inanıyorum, çünkü benden fazla tahsil yapmış biri.
Sözlükte "ain't"i bulamıyorum. Böyle bir kelime olmasa gerek. |
İrrasyonel Otorite Safsatası | Fallacy Of Unqualified Source | Bir savı, o konuda bilgi sahibi olmayan bir otoriteyi şahit göstererek desteklemek | Annem, çocuğun ağlamasının iyi olduğunu, ağlarken ciğerlerinin şiştiğini söyledi, ben de bıraktım ağlasın.
Komşu, kekik suyunun mide ağrısına iyi geldiğini söyledi, ben de kaynattım. | ||
İnanca Başvurma Safsatası | Consensus Gentium | Appeal to Belief | Bir iddianın doğruluğunu, insanların çoğunun ona inandığını savunarak kanıtlamaya çalışma | Tanrı vardır. Çünkü insanların büyük bir kısmı onun varlığına inanıyor. | |
Geleneğe Başvurma Safsatası | Argumentum ad traditio
Argumentum ad antiquitatem |
Appeal to Tradition | Bir şeyin eski, denenmiş, geleneksel olduğu için doğru olduğu hatası | İnsanlar binlerce yıldır tanrının varlığına inanıyor, yoksa niye bu inanç bu kadar yıl sürsün ki. Demek ki tanrı vardır.
Yıllardır demokrasi ile yönetiliyoruz, demek ki demokrasi iyi bir şey. | |
Ortak Tutuma Başvurma Safsatası | Argumentum ad populum | Appeal To Common Practice | Çoğunluğun benimsediğinin doğru olduğu savı | Hitler'in II. Dünya Savaşı'na katılmasaydı ABD'ye saldırmayacağını söylemen çok saçma. Herkes bilir ki onun hedefi dünyayı ele geçirmekti.
Sınavda kopya çektim, çünkü bütün sınıf kopya çekti. | |
Grup Baskısı Safsatası | Bandwagon, Peer Pressure | Bir iddianın doğruluğunu, bir grubun baskısını ya da beğenisini öne sürerek kanıtlamaya çalışma | Rakıyı sevmelisin. Her Türk erkeği rakıyı sever.
Ali: “Ayşe, sen okuduğun o kitabı pek beğenmediğini söyledin ama, bizim grubun başucu kitabıdır o.” Ayşe: Yok canım, beğendim. | ||
Faydacı Safsata | Argumentum Ad Convenientiam | Pragmatic Fallacy | Bir şeyin bazı insanlar üzerindeki yararlı etkilerinden dolayı doğru olduğu savı | Trolle avlanmayı yasaklamak, balıkçıları aç bırakmak demektir.
Fındık taban fiyatını arttırmak gerekir, yoksa fındık üreticileri perişan olurlar. | |
Beğendirme Safsatası | Argumentum Ad Personam | Appeal To Personal İnterests | Bir öneriyi kabul ettirmek için başkalarının tercihlerine, çıkarlarına ve eğilimlerine baş vurma | Sen zaten liberal adamsın, karın gece eve çok geç gelmişse ne olmuş?
Emeklilik yaşının yükselmesiyle ilgili yasa tasarısını neden destekliyorsun, tasarı meclisten geçerse, emekli olmak için 4 yıl daha fazla çalışman gerekecek. | |
Dayatma Safsatası | Fallacy Of “İs” To “Ought” | Olandan yola çıkarak bunun doğru ve olması gereken olduğunu iddia etme. Oldu-değer problemi de denilir.[5] | Süleyman Demirel politikacılar arasındaki en tecrübeli adamdır. Ona oy vermek lâzım.
“Kapitalizm en iyi ekonomik sistemdir.” Dolayısıyla, tüm toplumlar kapitalizmi benimsemelidir. | ||
Mazruf Değil Zarf Safsatası | Style Over Substance | Öneriyi yapan kişinin tavırlarının önerinin kabulünde rol oynaması | O efendi kılıklı adam hırsız olamaz.
Ahmet tuttuğunu koparır, dernek başkanı olmak onun hakkı. | ||
Görecelilik Safsatası | Relativist Fallacy | Bir kişinin bir iddianın sadece başkaları için doğru ama kendisi için doğru olmadığını söylediği durum | Ahmet: senin pozisyonun çelişik ve kabul edilemez.
Aylin: Çelişki sizin egosantrik, takıntılı mantıksal dünyanızda kötü olabilir, ama benim için iyidir. | ||
Genetik Safsatası | Genetic Fallacy | Bir iddia ya da şeyi kaynağı, kökeni veya başlangıcı açısından açıklamak veya reddetmek | O resimden ne anlarmış, alt tarafı bir kapıcının oğlu.
Türkler göçebe bir toplumun çocuklarıdır, mimariden anlamazlar. | ||
Duygulara Başvurma Safsataları | Tehdit (Korkuya Başvurma) Safsatası | Argumentum Ad Baculum | Argument From Force | İnsanları korkutarak, tehdit ederek bir iddianın doğruluğunu kabul ettirmeye çalışmak | Tanrının varlığına inanırsan bir şey kaybetmeszin, inanmazsan cehennemde yanarsın!
İşini kaybetmek istemiyorsan, şirketin yeni politikasının iyi olduğunu kabul etmelisin. |
Duygu Sömürüsü | Argumentum Ad Misericordiam | Argument To Pity | İddiasını doğrulatmak için karşısındakinde acındırma duygusu yaratmaya çalışmak | Hocam, bu dersten A almak zorundayım. Eğer alamazsam bursum kesilecek.
Umarım önerimi kabul edersiniz. Son üç ayımı bunun üzerine çalışarak geçirdim. | |
Önyargılı Dil Safsatası | Prejudicial Language | Bir fikri kabul ettirmek için duygu ve anlam yüklü terimler kullanmak | Her aklı başında insan, Türkiye’deki gelir dağılımında büyük bir adaletsizlik olduğunu kabul eder. | ||
Mazeret Safsatası | Fallacy Of Special Pleading | Başkalarına uygulanan ilke, kural ve standartların geçerli bir neden olmaksızın birisi için geçerli olmadığı savı | Ali: Akşam yemeğini hazırlar mısın? Karnım çok acıktı.
Ayşe: Sen niye hazırlamıyorsun? Eve birlikte geldik, benim de karnım çok aç. Ali: Ama ben erkeğim, ve yemek yapamayacak kadar yorgunum. | ||
Duygulara Başvurma Safsatası | Appeal To Emotion | Bir iddianın doğruluğunu kabul ettirmek için karşısındakinin duygularıyla oynamak[3] | Bu arabayı aldığınızda dünyanın en güçlü ve kıskanılan erkeği siz olacaksınız. | ||
Yeniye Başvurma Safsatası | Appeal to New | Yeni bir şeyin daha iyi veya doğru olduğunu ileri sürme | Bu bilgisayar IBM'in en yeni modeli, o halde en iyisidir. | ||
Şaşırtma Safsataları | Devede Kulak Safsatası | Fallacy Of The Beard | Bir iddianın kabulünü sağlamak için ayrıntıların hiçbir etkide bulunmayacağını iddia etme. | Sigara içilmesi, Ankara'nın hava kirliliğine etki edecek değil ya!
Anayasayı bir kere delmekle bir şey olmaz. | |
Yanlış İkilem veya Ya Siyah Ya Beyaz Safsatası | False Dilemma | Black And White Fallacy | Başka seçenekler bulunduğu halde karşısındakini iki seçenekten birini zorlama | Beni sevmiyorsan, benden nefret ediyorsun demektir.
Ya ülkeni sev ya da terk et | |
İspatlama Mecburiyeti Safsatası | Argumentum ad Ignorantiam | Argument From Ignorance | Bir şeyin doğru olduğu ispatlanamamışsa yanlış, yanlış olduğu ispatlanamamışsa doğru olduğu argümanı. | Allah'ın varlığı ispatlanamamıştır, o halde Allah yoktur.
Hayaletlerin olmadığı kanıtlanamadığına göre, hayaletler vardır. Madem uzaylıların dünyayı ele geçirdiğine inanmıyorsun, ispatla o zaman. | |
Felaket Tellallığı Safsatası | Fallacy of Slippery Slope | Bir önermenin kabul edilemezliğini göstermek için, bunu bir dizi olayın takip edeceğini iddia etme şeklindeki argüman. | Pompalı tüfeklerin yasaklanmasını kabul edersek, sonra diğer silahların yasaklanmasını kabul ederiz, ardından diğer haklar kaldırılır, sonunda komünist bir ülke oluruz. Pompalı tüfekleri bu yüzden yasaklamamalıyız. | ||
İmalı Soru Safsatası | Complex Question | Cevap vereni hem evet hem hayır demesi durumunda suçlu duruma düşürecek sorular sormak | Karını dövmekten hala vazgeçmedin mi?
Acaba kendini kul olarak gören bir halktan diktatörlüğe karşı çıkmasını istemekle haksızlık mı yapıyoruz? | ||
Çok Sorulu Safsata | Plurium Interrogationum | Fallacy Of Many Questions | Tek ve basit bir cevap talep eden sorunun
a. birden fazla cevap ihtiyacı yaratması b. her biri ayrı cevap gerektiren başka sorular yaratması |
Sizce yüksek vergiler iş hayatını etkiliyor mu?
İnsanların kendi inançlarına göre çocuklarını yetiştirmesini ve evde eğitim vermesini destekliyor musun? | |
Sınırlı Seçenek Safsatası | Fallacy of Limited Alternatives | Bir araştırma yapmadan, bir delil ortaya koymadan, bütün diğer seçeneklerin yanlış olduğunu varsayarak tek seçeneğe mecbur bırakma | Microsoft'un yazılım dünyasına hakim olması güzel, o olmasaydı şu anda sahip olduğumuz bilgisayar verimliiği olmazdı.
Demirel'i yeniden Cumhurbaşkanlığına seçmezsek istikrar bozulur. | ||
Yağcılığa Başvurma | Appeal to Flattery | Yağcılık yaparak iddiasının doğruluğunu kabul ettirmeye çalışma | Hocam, şimdiye kadar aldığım en iyi felsefe dersi bu. Bu dersten A almam gerekiyor. | ||
Kategori Hataları | Bütünleme/Birleştirme Safsatası | Fallacy of Composition | Bir bütünün kendisini oluşturan parçalardan herhangi biri ile aynı özelliklere sahip olduğu varsayan argüman | Eşim çocuğumuzu bir kere olsun parka götürmez. Sakın bir Türk erkeği ile evlenme, Türk erkekleri çocuklarıyla ilgilenmezler.
Bizim takımda çok yıldız futbolcu var, demek ki iyi bir takım. | |
İndirgeme/Bölme Safsatası | Fallacy Of Division | Bir bütünün özelliğinin her bir parçasında da geçerli olduğunu varsayan argüman | Kayserililer işinir bilir, Turgut da Kayserili, parasız kalmış olması mümkün değil.
Hamsiden Karadenizliler anlar, aşçı Karadenizli değilse o lokantada yemeyeceksin dostum. | ||
İstatistiksel Hata Safsataları | Yetersiz Örnek Safsatası
Acele Genelleme Safsatası |
Fallacy of Insufficient Sample
(Fallacy of Hasty Generalization) |
Çok az bir örneğe dayanarak acele genelleme yapma şeklindeki hata | İki kez soyuldum. İkisinde de beni soyan zenciydi. Artık zencilerden uzak duracağım, genellikle beni soyuyorlar.
Köyün girişinde iki tane cüce gördüm. Demek ki bu köyün insanlarında kalıtımsal bir anormallik var. | |
Temsil Etmeyen Örnek Safsatası | Unrepresentative Sample | Örneğin temsil ettiği bütünden farklı olduğu için çıkarımı hatalı olan argüman | Kasanın üstündeki elmalar güzel görünüyor. Kasadaki tüm elmalar iyi olmalı.
Önümüzdeki seçimde A partisi kesin iktidar. Rize'de yapılan bir anket halkın yüzde 80'inin A partisini desteklediğini gösteriyor. | ||
Yanlış Benzetme Safsatası | False Analogy | Benzerlik kurulan A ve B'nin aynı özelliklere sahip olduğu şeklindeki hata sonucu üretilen argüman | İşçi çivi gibidir. Çiviyi çakmak için başına vurmak gerekir. İşçilere de aynısı yapılmalı.
Yunanlarla benzer yemekleri yiyoruz, benzer müziklerden hoşlanıyoruz. Neden biz de onlar gibi Noel kutlaması yapmayalım? | ||
Yok Sayma Safsatası ya da
Tesadüf |
Slothful Induction (Appeal to Coincidence) | İstatistik verileriyle elde edilen sonucun istenmeyen bir durumda olması nedeniyle yok sayılması durumu. | Ali son 6 ayda 12 kez kaza yaptı ve halen bunların hata değil rastlantı olduğunda ısrar ediyor. | ||
Sümen Altı Safsatası ya da
Eksik Veri Safsatası |
Fallacy of Slanting | Bir şeyi savunurken hesaba katılması gereken noktaları bilinçli şekilde atlamak, yetersiz ve fazla vurgulamak, sonuca gitmeyi engelleyici şekilde geliştirilen argüman | Vanspor bu maçı büyük ihtimalle kazanacak. Son 10 maçın 9'unu kazandı. (Halbuki bu 10 maçı ikinci lig takımlarıyla oynamıştır, şimdi ise birinci ligdedir.)
Eski SSCB'den bir manşet: "Sovyetler Birliği spor müsabakasında ikinci olurken, ABD sondan üçüncü oldu." (Halbuki yarışmaya üç takım katılmış ve ABD birinci SSCB ikinci olmuş.) | ||
Kumarbaz Safsatası | Gambler’s Fallacy | Bir olayın geçmişte nadir gerçekleşmiş olduğu için, gelecekte gerçekleşme ihtimalinin yüksek olduğunu düşünme hatası | Her hafta loto oynuyorum, şimdiye kadar kazanamadim, o halde kazanma ihtimalim arttı, yakında kazanacağım. | ||
Tartışmalı Sebep Safsataları | Yanlış Sebep Safsatası | Fallacy of False Cause | Bir olayın yeterli delil olmadan bir başka olayın sonucu olduğu şeklindeki akıl yürütme | Televizyonun evlere girmesinden sonra toplumdaki şiddet oranı arttı, demek ki televizyon seyretmek şiddete neden oluyor.
5 Mayıs'te gezegenler aynı hizaya geleceğinden deprem olacakmış. | |
Öncesinde Safsatası | Fallacy of “Previous This” | Yanlış neden safsatasının özel bir biçimi
Bir olayın olmasının, bir zaman sonra başka bir olaya neden olduğu sonucunu çıkarmaktan doğan hata |
Ara sınavlardam hep kötü notlar almıştım. Kız arkadaşım bu kazağı hediye etti. Bu kazakla girdiğim bütün sınavlarda iyi notlar aldım. Uğurlu geldi.
Arkadaşımın kedisi elimi tırmaladı, bir hafta sonra ateşlendim. Demek ki sebebi kedinin tırmalaması. | ||
Müşterek Etki | Joint Effect | İki şeyin aynı nedenden kaynaklanmasına rağmen, birini diğerinin sonucu olmuş gibi sunan argüman | Ateşiniz var, bu nedenle vücudunuzda kırmızı lekeler oluşmuş. (Gerçekte kızamık ateşe ve kırmızı lekelere neden olmuştur)
İşsizliğin artması gelir dağılımının daha da bozulmasına neden oldu (Oysa, üretimin düşmesi her ikisinin de nedenidir.) | ||
İhmal Edilebilir Neden Safsatası | Genuine but Insignificant Cause | Birden fazla nedenden birinin diğerlerinden çok daha önemliymiş gibi sunulması durumu | Ankara'nın çukurda kurulmuş olması hava kirliliğinin en önemli nedenidir.
Küreselleşmeye karşı çıkacak tek güç var: Milliyetçilik. Dünyanın efendileri bu yüzden milliyetçiliğe karşı çıkıyorlar. | ||
Yanlış Yön Safsatası | Wrong Direction
(Confusing Cause and Effect) |
Etki ve tepki arasındaki ilişkinin tersine çevrilmesi hatası | Liselerdeki seks eğitimi, AIDS'in artmasına neden olmuştur.
Erozyon olduğu için ağaç dikmiyorlar. | ||
Karmaşık Nedenler Safsatası | Complex Cause | Bir olayın birçok nedeni olmasına rağmen, sonucun tek etkiye bağlanması hatası | Suç oranlarındaki artış, sitelerde yaşamak isteyenlerin sayısını artırıyor. (Statü, gelir, sitelerin sosyal tesislerinin olması gibi nedenler dikkate alınmıyor.)
Orman yangınlarına sıcak havalar neden oldu. (Sabotaj, dikkatsiz ateş yakma vs. dikkate alınmıyor.) | ||
Kıyaslama Hataları | Özelleştirme Safsatası | A Dicto Simpliciter Ad Dictum Secundum Quid | Fallacy Of Accident | Genel ilke ve ifadelerin istisnai durumlarda da geçerli olduğunu düşünme hatası | İnsanlara vurmak yanlıştır. O halde saldırıya uğradığında karşılık vermemelisin.
Yalan söylemek doğru değildir. Bir katil işleyeceği bir cinayet için senden bilgi almak istese bile, yalan söylememelisin. |
Genelleştirme Safsatası | Fallacy of Converse Accident | Nadir ve istisnai durumları genelleştirmek suretiyle yargıya varmak | Sırtı ağrıyan kişiler sırt üstü yattıkları zaman daha rahat uyurlar. Tüm insanlar sırt üstü yatsa daha rahat uyurdu.
Narkoz amacıyla hastalara uyuşturucu verildiğine göre bütün insanlara uyuşturucu kullanma izni verilebilir. | ||
Konunun Özünü Kaçırma Safsataları | Kısır Döngü Safsatası | Petitio Principii | Begging The Question | Kendi kendini kanıtlayan önerme ya da döngüsel nedensellik. Birinci önermenin ikinci bir önermeye atıfta bulunularak desteklenmesine rağmen ikinci önermenin de zaten birinci önerme ile destekleniyor olması | Tanrı vardır çünkü Kurʼan öyle diyor. Kurʼan’ın doğru olduğunu nasıl mı biliyorum? Çünkü onu Tanrı yazdırdı, o asla yalan söylemez.
Bütün cinayetler yanlıştır. Kürtaj bir cinayettir. O halde kürtaj doğru değildir. (Kürtajın bir cinayet olduğu zaten ikinci önermede kabul edildiği için sonuç olamaz.) Sudan hafif maddeler yüzer, çünkü bu tür cisimler suda batmazlar. |
Alakasız Sonuç Safsatası | İgnoratio Elenchi | Irrelevant Conclusion | İddia edilen şeyle alakası olmayan bir sonuç çıkarılmasından doğan hata | Öğrenciler çok not istediğine göre, hocanın notu kıt olmalı. | |
İddiayı Zayıflatma Safsatası
Korkuluk Safsatası |
Fallacy of the Straw-Man | Karşı tarafın gerçek iddiası yerine iddianın en zayıf ve duygusal yanını bularak buna hücum etme | Bazıları, nükleer santralin gereksiz olduğunu savunuyor. Bizleri enerjisiz bırakmaya kimsenin hakkı yok.
Askere gitmeliyiz. İnsanlar rahat bulmadıkları için orduya girmek istemezler. Fakat şunu bilmeliyiz ki rahatlıktan daha önemli şeyler de var. | ||
Alakasız Amaç Safsatası | Fallacy of İrrelevant Purpose | Bir şeye karşı, öyle bir amacı olmadığı halde, bu amaca ulaşılmadığı gerekçesiyle karşı çıkma | İlahiyatçılara güvenmiyorum. Binlerce yıldır Allah’ın varlığını ispatlayamadılar.
Basından hayır çıkmaz, kendi aralarındaki hırsızları bile temizleyemediler. | ||
Konuyu Saptırma Safsatası | Fallacy of Red Herring | Savunulan şey hakkındaki eleştiriyi, konuyu başka bir yöne çekerek savuşturma şeklinde yapılan hata | Ölüm cezalarının caydırıcılığı yoktur diyorsunuz. Peki suçlular için ne düşünüyorsunuz? Oğlu öldürülen bir anne ne hissedecektir? Oğlunun katilinin hapishanede beslenmesi ve barınması için vergi vermesi doğru mudur? |
Yaygın örnekler
[değiştir | kaynağı değiştir]1. Argumentum ad hominem: Bir argümanın doğruluğunun, argümanı geliştiren şahsın kişiliği ile ilgisi olduğu savı.
Örnek: Freud cinsel sapığın biridir. Dolayısıyla söylediklerini ciddiye almamıza gerek yoktur.
2. Argumentum ad populum: Çoğunluğun benimsediğinin doğru olduğu savı.
Örnek 1: Hitler'in II. Dünya Savaşı'na katılmasaydı ABD'ye saldırmayacağını söylemen çok saçma. Herkes bilir ki onun hedefi dünyayı ele geçirmekti.
Örnek 2: Literatür refah devletinin yolsuzluklara yol açtığını söyler. Refah devletlerinin hepsi yıkılmasına rağmen yolsuzluklar artmıştır. Ama literatür haklıdır.
3. Argumentum ad ignorantiam: Tersi ispatlanamayanın doğru olduğu savı.
Örnek: UFO'ların dünyayı ziyaret etmediği yolunda hiçbir delil yoktur. Demek ki ediyorlar.
4. Petitio principii: Döngüsel nedensellik; kendi kendini kanıtlayan önerme.
Örnek: Kur'an, Tanrı'nın yazdığı kitaptır. Tanrı'nın yazdığı kitap yanlış olamaz; doğru olmalıdır. Kur'an'da yazdığına göre Kur'an doğrudur. Öyleyse Kur'an kesinlikle doğrudur.
5. Cum hoc ergo propter hoc: Bağlantı, ilişki ya da ortak özelliklerin mutlaka neden-sonuç ilişkisi içinde olduğu savı.
Örnek: Genç kızlar çok çikolata yiyor. Genç kızlarda sivilce çok görülüyor. Demek ki sivilcenin sebebi çikolatadır.
6. Post hoc ergo propter hoc: Zaman içerisinde önce gerçekleşen bir olgunun, onu izleyen başka bir olgunun nedeni olması gerektiği savı.
Örnek 1: Falanca ülke kurulmadan önce nükleer silah diye bir şey yoktu. Demek ki nükleer silahların sebebi falanca ülkedir.
Örnek 2: Güneş tutulmasından sonra deprem oldu. Demek ki depremin nedeni güneş tutulmasıdır.
7. Korkuluk mantık hatası: Tepkisel indirgemecilik.
Örnek:
- Kürt sorununun bu hâle gelmesinin sosyal, ekonomik, politik bir sürü sebebi var.
- Terör örgütünü mü savunuyorsun bana?!..
8. Argumentum ad antiquitatem: Geleneksel olanın doğru olduğu savı.
Örnek 1: Evliliği reddeden kadını öldürmemiz çok doğru. Çünkü töre böyle.
Örnek 2: Bunca yıldır böyle yapılıyor. Demek ki doğru.
9. Argumentum ad baculum: Güç kullanarak kabul ettirme.
Örnek: Ders kitaplarında yazılanlar doğrudur. Çünkü eğer yanlış dersem öğretmen beni sınıfta bırakır.
10. Argumentum ad crumenam: Zenginlerin söylediklerinin doğru ya da tam tersine yoksulların söylediklerinin yanlış olduğu savı.
Örnek 1: Sakıp Sabancı bunu söylüyorsa doğrudur.
Örnek 2: O beş parasızın teki! Söylediklerine kim inanır!?..
11. Argumentum ad lazarum: Yoksulların söylediklerinin doğru ya da tam tersine zenginlerin söylediklerinin yanlış olduğu savı.
Örnek 1: Adamın beş parası yok ki çapkınlık yapabilsin!
Örnek 2: Adamın milyonları var. Güya eşini hiç aldatmamış!
12. Yanlış ikilem: Yalnızca iki seçeneğin var olduğu savı.
Örnek: Ya çözümün bir parçasısın ya da sorunun!
13. Zayıf benzetme: Ortak özellik gösteren iki önermenin birbirinin aynısı olması ya da birbirine çok benzemesi gerektiği savı.
Örnek: Osmanlı İmparatorluğu da tıpkı Roma İmparatorluğu gibi parçalanmıştır.
14. Şaşırtıcı soru (yüklü soru): Sorunun ardında yatan varsayımların doğru olduğu savı.
Örnek:
-Uyuşturucu kullanmaktan ne zaman vazgeçtin?
-Vazgeçmedim.
-Demek hâlâ kullanıyorsun?!..
-Hayır, hiç kullanmadım!
-Ama vazgeçmediğini itiraf ettin!
15. Argumentum ex silentio: Bir tartışmanın taraflarından birinin sessiz kalmasının, sessiz kalan tarafın tartışılan konuda bilgisi olmadığını, haksız olduğunu veya yanıldığını kabullenmesi anlamına geldiği savı.
Örnek 1: Sükût ikrardan gelir! Türk atasözü.
Örnek 2:
-Sanık sorguda susma hakkını kullanmış!
-Suçsuzsa neden sussun?! Kalkıp açık açık "Ben suçsuzum!" derdi suçlu olmasaydı!
16. Argumentum ad misericoridiam: Acınacak durumda olmanın ya da çaresizliğin, söylenen ya da yapılanların yanlışlığına ağır bastığı savı.
Örnek: Adam ayakta duramayacak denli yaşlı ve hasta. Bence geçmişte yaptıklarından sorumlu tutulmasına artık gerek kalmamalı.
17. Circulus in demonstrando: Ulaşılmak istenen sonuç dayanak noktası olarak ileri sürüldüğünde oluşan safsata olarak tanımlanır.
Örnek : "Uyuşturucu kullanmak yasalara aykırıdır. Yasalara aykırı davranmamalıyız (bu kötüdür). Yasalara aykırı davranmamamız gerektiği için, uyuşturucu kullanmamamız gerekir, işte bu yüzden uyuşturucu kullanmak yasalara aykırıdır."
18. Secundum quid: Genel bir kuralı tüm durumlara uygulamaya çalışırken, açıkça var olabilecek istisnaların görmezden gelinmesidir.
Örnek: Kutsal Kitap'ta açıkça "yanlış tanıklık yapmamalısın" der. Bu durumda bir Hristiyan, kapıyı açıp, sarhoş ve elinde pompalı tüfek karşısında bulunan komşusuna, öldürmek için aradığı eşinin, kendilerine ait bodrum katında saklandığını söylemelidir. Aksi halde Tanrı'nın sözlerine açıkça karşı gelmiş olacaklardır!
19. Argumentum ad verecundiam: Kanıt olarak konuyla alakasız bir otoritenin gösterilmesi.
Örnek: Su ürünleri mühendisliğinde bir profesör vardı çok bilgili bir insandı. Bize demokrasinin işe yaramaz olduğunu söylerdi. Ve oldukça da haklıydı.
20. Temel oran safsatası: Bir konuyla ilgili geneli kapsayan temel oran bilgisi başka spesifik bilgilerle birlikte verildiğinde insan aklı genel bilgiyi ihmal edip özel bilgiyi hesaba katma eğilimindedir.
Örnek: "Bir toplumun içinde X hastalığının görülme oranı 0.0001 (on binde bir). X hastalığının kişilere uygulanan testinin yanlış sonuç verme ihtimali 0.01 (yüzde bir). Size uygulanan test pozitif çıkmıştır. Gerçekten hasta olma şansınız nedir?" dendiğinde çoğu kişi %99 cevabı verir. Halbuki ilk bilgi, yani toplumun içindeki genel hastalık-sağlıklılık oranı ve bu orana göre büyük çoğunluğu oluşturan sağlıklı insanların yanlışlıkla "hastadır" sonucu veren testlerinin sayısı tamamen ihmal edilmiştir. Ancak bu temel oran bilgileri ihmal edilmezse %99 yerine doğru cevap olan ≈0.009 (yüzde birden küçük) bulunabilir.
Dış bağlantılar
[değiştir | kaynağı değiştir]- Fallacy Files: Informal Fallacy1 Ekim 2011 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
- The Nizkor Project: Fallacies
- Logically Fallacious14 Mart 2017 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
Kaynakça
[değiştir | kaynağı değiştir]- ^ a b Safsata Kılavuzu 26 Temmuz 2024 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., Alev Alatlı mail grubu tarafından, http://www.safsatakilavuzu.com'dayayınlanan kitap] 6 Nisan 2017 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., Ocak 2001, Boyut Yayınevi
- ^ a b Safsata kılavuzu, Safsata Türleri bölümü, 10 Mayıs 2017 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. Alev Alatlı email grubu
- ^ a b c d Klasik Mantık, sf. 66, Prof. Dr. Semiha Akıncı, Açık Öğretim Fakültesi Yayını No:1772
- ^ 1998 yılı içinde ulusal gazetelerimizin yazarlarının köşe yazılarında türkçeyi kullanma becerileri üzerine bir araştırma 23 Nisan 2015 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., Mehmet Kurudayıoğlu, 28.04.2017 tarihinde alındı.
- ^ Olgu ve Değer Problemi 2 Haziran 2018 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., Doç. Dr. Recep Kılıç, http://dergiler.ankara.edu.tr 1 Eylül 2020 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.